Uzak Asya Seyir Defteri (Yaz 2019) 3. Bölüm, Japonya, Kyoto (Fotoğraf Gezi Kültürü)

blog-item

Çarşamba, 26 Haziran 2019

Otel odasında akşam aldığımız sandviçler ve yeşil çay ile kahvaltı yapıp, saat dokuzda lobide buluşuyoruz arkadaşlarla. Ardından tren istasyonuna gidip Kyoto trenine biniyoruz. Bu tren biraz daha hızlı ve çok çabuk varıyoruz Kyoto’ya.

Buradaki otel içinde çok önceden rezervasyon yapmıştı Hamit. Fakat dün bir mail geldi otele gitmeden farklı bir yere gidip check-in yapılması gerekiyormuş. Tam anlamadık ama gittik. Otele yirmi dakika yürüme mesafesinde. Kalacağımız yer tam bir otel değil de böyle ev gibi bir şeymiş meğerse. Neyse işlemi yaptık, kuralları sözlü ve yazılı bildirdiler. Orada görevli yokmuş, gidip şifreli posta kutusundan anahtarı alıp giriyormuşuz. (Bize garip geliyor ama bu uygulama sonradan tüm dünyada sıklıkla kullanılır oldu.) Terk ederken de anahtarı bırakıp gidin, check-out için gelmenize gerek yok diyorlar. Ama saat dörtten sonra müsait olacakmış. Saat daha on. Bavulları burada bırakıp dolaşmaya karar veriyoruz. Tekrar istasyona gidiyoruz. İstasyonda Ara Güler sergisi ilanı görüyoruz.

Cumhurbaşkanlığı organizasyonunda ve yandaş firmaların sponsorluğunda. İlandaki logolardan görebilirdiniz ama maalesef ilanı tararken uçmuş o logolar. Neyse trene atlayıp Fushimi Inari tapınağına gidiyoruz. Inari istasyonunda inip çok yakın olan tapınağa yürüyoruz. Çok güzel bir tapınak. Turuncu renk çeşitli malzemelerden, özellikle bambudan yapılmış tak gibi kapılar var. İçlerinden geçerek dört kilometre yukarıdaki tapınaklardan birine çıkılıyormuş. Biz çıkmadık. Tünel haline gelmiş kapılardan on bin tane varmış.  Fushimi’ye JR ‘den (Japan Rail) aldığımız serbest dolaşım biletimizle gitmiştik. Hemen hemen birçok yerde kullandık bu bileti. Tekrar trene atlayıp dönüyoruz.

Daha zaman var. Bir yere daha gitmeye karar veriyor ve bambu ormanını seçiyoruz. Yine bir JR trenine atlayıp gidiyoruz.

Bambu ormanı Arashiyama (Fırtına) bölgesinde, Arashiyama dağlarının eteğinde.

Tenryu-Ji Tapınağına gidiyoruz önce. Tapınağın muhteşem bir zen bahçesi var. Sogenchi göleti etrafına konumlanan bahçe zen ustası Muso Soseki tasarlanmış. Her mevsim muhteşem doğa renklerine sahipmiş. Özellikle sonbaharda yaprakların renk değiştirmesiyle görsel şölene dönüşüyormuş. Biz göremedik mevsimden dolayı. Ama bu hali bile bizi büyüledi.

Tapınağın arkasında çok büyük bir bambu ormanı var. Dünyada tekmiş sanırım. Görüntü çok güzel. Tek problem size ayrılan patikadan kalabalıkla beraber yürüyebiliyorsunuz. Ormanın özgürlüğünü algılamak zor. İçinde olmak güzel olurdu.

Ormanı da dolaştıktan sonra dönmeye başlıyoruz. Yorulduk, saat dört oldu. Daha rezervasyon yaptığımız yere gidip bavulları alıp yirmi dakika yürüyerek otele gideceğiz. Bavulları alıp dönerken bizim çek çek bavulun tekeri kırılıyor. Neyse ki sırt çantası gibi de kullanılıyor. On beş dakika arkamda 17 kg, önümdeki sırt çantasında da 6 kg taşıyarak yürüyünce yorgunluk hat safhaya çıkıyor. Çaresine bakacağız artık. Otele varıp duş alıp dinleniyoruz. Sonra dışarı çıkıp Hamit’le burada bol olan Seven Eleven marketten yiyecek ve içecek bir şeyler alıp dönüyoruz.

Odalarda akşam yemeği niyetine aldıklarımızı yiyip sonrasında Hamit’le otelin önündeki dar sokakta oturup, gelen geçenlerin garip bakışları altında birer sigara ile içkilerimizi içiyoruz. Eeee Türklük başka bir şey. Burada sigara sokakta çok içilmiyor, nadir gördük. Sokaklarda (bazı yoğun yerlerde) sigara içme odaları var, oralarda içiyorlar. Yine de sokaklarda çöp yok ama sigara izmariti görünüyor. Neyse, içkilerimizi içip, odalar çekilip dinleniyoruz. Ertesi gün yine yoğun bir gün olacak. Günlük 20,000 – 25,000 ‘den az adım atmıyoruz.

Site araması

Bu Blog hakkında

Eğer sıkılmazsanız bu Bolg’da Karavan ve karavansız uzaklara yaptığımız fotoğraf ağırlıklı gezi yazılarımı izleyip, okuyacaksınız..