Nepal, Mumbai (Yaz 2024)Bölüm 10, Hindistan, Mumbai (Devam) (Fotoğraf Gezi Kültürü)

blog-item

8 Temmuz 2024 – Pazartesi

Sabah erken kalkmıyoruz. Elçilikten “bugün pazartesi, havaalanı ile haberleşmemiz devam ediyor, belki bir şey çıkar, siz yarın gelin” mesajı ile günümüz boşalıyor. Kahvaltımızı yine otelde yapıp dışarı çıkıyoruz. İki yer hedefledik bugün. İlki için bir taksiye atlayıp gidiyoruz. Yer çok ilginç “Dhobi Ghat”. Koca bir mahalle çamaşırhane. Şehrin küçük otelleri, hostelleri, işyerleri, lokantalar veya evlerin çamaşırlarının yıkandığı bir yer. Amir Khan ‘ın “Mumbai Günlükleri – Dhobi Ghat” filmini izlerseniz hem Mumbai hem de bu çamaşırhane ile ilgili yazdıklarımı okumanıza gerek yok, fazlasıyla yerine geçer.

Genelde erkekler çalışıyor ve geleneksel yolla, elle taşa vurularak yıkıyorlarmış çamaşırları. Biz geç geldiğimiz için sabah dörtte başlayıp altı gibi biten bu yıkama faslını kaçırıyoruz. İplerde kuruyan çamaşırlar ve etrafta dolanan işçilerle idare ediyoruz. Bu arada yağmur başlıyor, nede olsa muson mevsimi. Hemen koşuşturup topluyorlar çamaşırları. Yarım saat sonra yağmur durunca tekrar asıyorlar. Bol fotoğraf çekip ayrılıyoruz mekandan. Yine bir taksi ile tren istasyonuna gidiyoruz. Bu arada yağmur şiddetli olarak yine başlıyor. Taksiden inip bir durağa sığınıyoruz. Yağmurun şiddeti biraz azalınca koşturarak istasyona dalıyoruz. Öyle çok ilginç değil içerisi, oysa dışarıdan çok ihtişamlı ama ne iyi görebiliyor ne de fotoğraf çekebiliyoruz şimdilik.

Bir muson yağmuru nasıl olur dışarıya bakınca net olarak görülüyor. O bizim bardaktan boşalıyor lafı var ya tam onun ortasındayız. Yağmurdan dolayı iki saat istasyonda dolaşmak zorunda kalıyoruz, yine de dinmiyor. Gözü karartıp ıslanmak pahasına dışarı atıyoruz kendimizi.

Islana ıslana büyük pazara varıyoruz. Gıda bölümünü atlayıp kumaşçılara geçiyoruz. Kızlar buradan epey bir şeyler alıyorlar.

Yağmur iyice azalınca tekrar istasyona gidip dışarıdan da fotoğraflıyoruz. Mesai saati sonu sanırım, istasyon epey kalabalıklaşıyor.

Biz de çekimlerimizi tamamlayıp, otele dönmeden birkaç sokak geçip hala bulamadığımız biraları arıyoruz. Maalesef buralarda da yok. Yağmur tekrar şiddetleniyor. Hem de çok şiddetli. Taksi de yok. Bir saçak altında yirmi dakika falan bekliyoruz mecburen. Neyse ki zar zor bir taksi bulup dönüyoruz otele. Bu akşamda gitmeyi planladığımız Leopold Cafe’ye gitmekten vaz geçiyoruz, zira yeterince ıslandık. Yanımızdaki malzemeler ve büyük pazardan aldığımız meyvelerle karnımızı doyuruyor ve ne yapacağımızı konuşuyoruz. Sanırım yarından sonra biz ayrılacağız. Hamitler alacakları pembe pasaportla direk Türkiye’ye uçmak zorundalar.

Dolayısıyla mevcut uçuşlarını iptal ediyorlar. Biz de anca beraber kanca beraber olalım, hep beraber hareket edelim diye düşünüyoruz ama ciddi bir maliyet çıkıyor. Ayrıca burada ne kadar kalacakları

Site araması

Bu Blog hakkında

Eğer sıkılmazsanız bu Bolg’da Karavan ve karavansız uzaklara yaptığımız fotoğraf ağırlıklı gezi yazılarımı izleyip, okuyacaksınız..