Nepal, Mumbai (Yaz 2024)Bölüm 04, Nepal, Bhaktapur (Fotoğraf Gezi Kültürü)

blog-item

2 Temmuz 2024 – Salı

Sabah çok erken kalkıyoruz. Taksici ile sabah 04:00 buluşmak üzere sözleşmiştik. Yanımıza kahvaltı için bir şeyler alıp çıkıyoruz. Taksici otelin kapısında bekliyor. İlk hedefimiz Himalayaların da manzaraya dahil olduğu gün doğumunu izlemek. Ama hava çok kapalı. Bir umut yola çıkıyoruz. Bir saat yolumuz var. Gideceğimiz yer Narangot Köyü. Güneş doğmadan varıyoruz fakat tahmin ettiğimiz gibi bulutlardan sisten dağlar görünmüyor. Ama manzara harika.

Katmandu vadisi kenarındaki bu yüksek manzara tepesinden, her şey yolunda olsaydı Everest dahil Himalayaların sekiz tepesini de görebilecektik, olmadı. Bir iki tepenin ucu ile idare ediyoruz. Güneş hiç yok ortalıkta. Tabi mevsim de yanlış. Kasım, aralık, mart ve nisan en uygun aylar. Tırmandığımız o korkunç sayıdaki merdivenlerden inip, oradaki bir tezgahtan kahve, çay içip bir sonraki adım için taksiye atlayıp hareket ediyoruz.

İkinci durağımız 15. YY ‘da Nepal krallığı üçe ayrılınca kurulan diğer krallıktan birinin başkenti olan  “Bhaktapur”. Varıyoruz, bilet fiyatları çoğu yerde olduğu gibi burada da artmış. İnternette 1500 Rs deniyordu, 1800 Rs ödeyerek alıyoruz. Yine Ayçin’le ikimiz giriyoruz.

Bhaktapur şehir meydanı, tapınaklar oldukça büyük ve geniş bir alana yayılmış. Gezdiğimiz iki tapınak arası neredeyse bir kilometre vardı. Epey yürüyüp, epey de fotoğraf çekiyoruz.

.

Fotoğrafları çektikten sonra çıkıp taksici ve içeri girmeyen bizim tayfa ile buluşuyoruz. Yola çıkıp bugün gideceğimiz son yer olan üçüncü krallığın başkenti “Patan” da sıra. Varıyoruz. Taksici bir yere park ediyor, biz yürüyerek meydana gidiyoruz. Giriş 1000 Rs, yeterince tapınak meydan gördük. Gidilecek yerler de buradan da görünüyor, bu sefer girmeden dışarıdan seyretmeye ve fotoğraf çekmeye karar veriyoruz.

Fotoğraflarımızı çekip ayrılıyoruz. Taksici ile buluşup otele doğru yola çıkıyoruz. Otelde vardığımızda anlaştığımız günlük 5000 Rs’i ödüyoruz taksiciye. Güne çok erken başladığımız için daha vakit çok erken. Otelde biraz dinlenip alışverişe çıkmak ve ardından çok beğenmiş olduğumuz, ilk gün yediğimiz Momo’yu satan restorana gitmeyi planlıyoruz. Dinlendikten sonra sokağa çıkmak için şiddetli bastıran yağmurun dinmesini bekliyoruz. Yağmur biraz azalınca çıkıyoruz fakat çok gitmeden tekrar şiddetleniyor. Islana ıslana biraz alışveriş yapıyoruz. Yağmurun dinmeyeceğine ve uzak olan restorana gitmeyi göze alamayacağımıza ikna olduktan sonra vazgeçip otele dönüyoruz.  Kurulanıp, üstümüzü değiştirdikten sonra otelin altında birahaneye gidip hedefteki Momo’yu yiyoruz. Yine en iyisi ilk yediğimiz. Birahaneci ile gece birde yapılacak Türkiye, Avusturya 2024 Avrupa Şampiyonası maçını izlemek için sözleşip dinlenme ve daha iyi kurumak için odalarımıza dönüyoruz. Ben yorgunluktan tam sızıyorum. Uyandığımda maçın ilk yarısının sonuna gelinmiş. Hemen giyinip aşağı, birahaneye iniyorum fakat kapatmış adam. Adam anlamamış sanırım durumu. Neyse terasa çıkıp cep telefonundan izlemeye çalışıyoruz ama sürekli donma oluyor. Ne golleri görebiliyoruz ne de önemli pozisyonları. Gerçi önemli değil 2:1 yenip çeyrek finale çıkıyoruz o yeter. Dışarıdan korna sesleri, bağırtılar gelmiyor sanmayın. Öyle bir sokaktayız ki sabaha kadar acayip gürültü var. Sanki maç sonrası İstanbul’dayız gibi hissediyoruz. Maçtan sonra epey geç oluyor ve yatıyoruz. Üç, dört saat uyuyup, kalkıp safari turuna gideceğiz. Yine uykusuzuz, Allah sonumuzu hayretsin.

Bugün 10,035 adım atmışız.

Site araması

Bu Blog hakkında

Eğer sıkılmazsanız bu Bolg’da Karavan ve karavansız uzaklara yaptığımız fotoğraf ağırlıklı gezi yazılarımı izleyip, okuyacaksınız..