Saat 7:30 ‘da kalkıyoruz, günü değerlendirmek amacındayız. Hazırlanıp aşağı iniyor ve çok güzel bir kahvaltı yapıyoruz. Aslında standart ama uzun süredir yiyemediğimiz zeytin ve peynir var. Bu arada peynir demişken; Nepal havaalanından yak sütünden yapılmış sert ve isli bir peynir almıştık. Küçük bir paket, sanırım 200 gram kadar. Neyse, dün onu açtık tadalım diye. Ama ne mümkün, ağzına attığın çakıl taşı ile aynı sertlikte. Isırmanın imkanı yok. Serçe parmağın ucu kadar bir parça fakat ucundan azıcık dahi kopmuyor. Gevele, gevele olmadı. Attık sonunda ağzımızdakileri. Merak edip Google amcaya sordum. Evet, gerçekten de böyleymiş. Ağızda saatlerce geveleniyormuş. Bunun üzerine bir tane daha attım ağızıma. Dişimle ufak ufak törpüleyerek iki saatte bitirdim. Bereketli peynir, altı ayda bitiririm ben bu paketi. Kahvaltıdan sonra telefona indirdiğim, buraya has bir aplikasyondan “OTaxi” bir taksi çağırıyoruz. Eski pazara “Mutrah Soug” gideceğiz. Taksici 3.90 diyor, yaklaşık 17 kilometre. Kordon boyunda inip yürüyoruz. Felaket sıcak. Buranın kalesinin “Mutrah Fort”, denizin, denizdeki gemilerin fotoğraflarını çekiyoruz.
Pazardan birkaç açacak alıyorum. Pazar üzeri kapalı olduğundan biraz daha serin ve büyük. Bizden başka turist yok, turizm mevsimi dışındayız sanırım. Dolayısıyla tüm esnaf bize mobbing uyguluyor. Yok, hayır, olmaz demekten dilimiz, damağımız kuruyor. Burada da para bozduruyoruz, vergi yok oran daha iyi. Çarşıdan çıkıp tekrar kordon boyuna geliyoruz. Ama çok zor, öğlen saati, sıcak felaket. Kendimizi Naseem otelin kafesine zor atıyoruz. Gülten bir amerikano ben de bir Umman kahvesi söylüyorum fakat bir şeye benzemiyor. İkisini de ortak içiyoruz. Otelin İnterneti de var, hemen bağlanıp gelişen olaylara ve doğal olarak sosyal medyaya girişiyoruz.
Bir saat falan oturup iyice serinleyip kalkıyoruz. Yine App’tan taksi çağırıyoruz. Uygulama ilginç şekilde 3.90 ‘a geldiğimiz yere 1.80 fiyat veriyor. Okey deyip taksiyi bekliyoruz. İki dakika sonra gelen taksi ile otele dönüyoruz. Otele gelince taksici 3.90 riyal istiyor, ben uygulamadan 1.80’i gösterince şaşırıyor. Bu fiyata gelinmez, bir yanlışlık olmuş, ben şirketle konuşurum deyip özür diliyor. Biz ortasını bulmak için 3 Riyal verip, teşekkür edip iniyor, odaya çıkıp serin serin dinleniyoruz bir süre. Dinlenip, bavulları topladıktan sonra hava da az kararınca dışarı çıkıp yemek yiyelim diyoruz. Otelin hemen arkası geniş caddeleri, ışıltılı dükkanları, yüksek binaları ile canlı bir yer ama kalabalık değil yine.
Biraz yürüyüp bir Afgan restoranına giriyoruz. Afgan yazıyor ama menüde Türk kebapları da var. Temel yiyecek pilav. Gülten pilav üzeri balık, ben ise pilav üzeri kebap istiyorum Afgan usulü. Önceden ikram çorbalar geliyor sonrada yemekler geliyor. Öksüz doyuran miktarda porsiyonlar. Et te balık ta lezzetli fakat pilavlar bitmiyor. Pilav bizimkinden farklı, içinde ince uzun pirinç, bol sebze olan bir tür. Lezzetli ama çok. Bitiremediğimiz pilavları paket yaptırıp sokaktaki kedilere vermek üzere alıyoruz. Buradaki kedilerin sayısı az ama olanlar da bir deri bir kemik vaziyetteler. Belki cinsleri böyle belki sıcak havadan belki de gerçekten beslenemiyorlar.
Dönerken kedi bulamıyoruz, gelirken kedi gördüğümüz bir çöpün kenarına bırakıyoruz aldığımız pilavı. Otele dönüp bir süre uyumaya çalışıyoruz. Saat 12 gibi, gece yarısını az geçe toparlanıp aşağı iniyoruz. Anahtarı teslim edip uygulamadan bir taksi çağırıyoruz. Bu uygulama çok hoşuma gidiyor. Önceden fiyatı biliyorsunuz, gelen taksi bilgileri, canlı konumuna kadar gösteriyor. Taksi iki dakika içerisinde geliyor. Bu sefer fiyat 2.80. geldiğimiz fiyatın yarısı kadar nerdeyse.
Atlayıp on beş dakika sonra havaalanında oluyoruz. Nepal’den aldığım iki küçük şişe viski vardı bavulda. Biraz çekiniyordum, Müslüman ülke, içki yasak, problem olur mu acaba diye. Fakat hiç problem olmuyor. Hatta x-ray ’den dahi geçmiyor bavullar. Elimizi kolumuzu sallayarak check-in bankosuna gidip teslim ediyoruz bavulları. Bu işler böyle mükemmel giderken problem olacak şey ne olabilir sizce. Tabii bizim malum havayolu şirketi. 4:30 ‘da olacak uçuşumuz 5:50 ‘ye ötelenmiş, operasyonel nedenlerle. Belli ki beceremiyorlar bu operasyonu. Pilot o kadar alışmış ki gecikmeden dolayı özür bile dilemeden uçuşa başladı. Hava da aydınlanmaya başlamıştı kalkarken. Ha bu arada alkolden korktuğumuz ülkenin free shopundan iki şişe daha almayı ihmal etmiyoruz. Arık dönüyoruz İstanbul’a. Böylece bir gezi daha sona eriyor. Darısı yeni gezilere.
Umman banknotu, para değerli olduğu için başka koyamadık 🙁