Nepal, Mumbai (Yaz 2024)Bölüm 09, Hindistan, Mumbai (Devam) (Fotoğraf Gezi Kültürü)

blog-item

7 Temmuz 2024 – Pazar

Sabah kalkıp konuştuğumuz gibi 9:30 civarı kahvaltıda buluşuyoruz. Garip bir Hint kahvaltısından sonra dışarı çıkıp InDrive ’dan taksi çağırıyoruz. 500 Rupiye havaalanına götürüyor bizi. Dün 1850 ‘ye gelmiştik. Havaalanına gelip, iniyoruz ve taksi gidiyor. Ama bir terslik var, dün geldiğimiz havaalanına hiç benzemiyor. Soruyoruz, meğer burası değilmiş. Beş kilometre ilerideki Terminal ikiye gidecekmişiz. Bugün de terslikler devam ediyor, hadi bakalım. Bu sefer 100 Rupiye iki Tuk-Tuk ‘a binip terminal ikiye gidiyoruz.

Tuk-tuk şoförü.

Delhi kadar olmasa da burada da araba kullanmak maharet istiyor. Bu arada şahsen oluşturduğum bir istatistik vereyim. Kadın şoför sayısı 1000’de 1 oranında. İstatistiğimi bu akşama kadar daha netleştiririm. Şimdilik bununla idare edin. Havalimanına geliyoruz.

Havaalanı

Kayıp/çalıntı çantamız için burada geçirdiğimiz sürede olanları size anlatmayayım. Çünkü ben de anlamadım. Derdimizi anlatmaya çalıştığımız “n” adet kişiden ve oradan oraya sürüklenmemizden bir sonuç alamadık. Dün akşam olay yaşandığında o kadar konuştuk ve notlar aldırdık fakat o notlar hiçbir şekilde değerlendirilmeyip sisteme girilmemiş. Bu arada dün akşam Hamit Türkiye Mumbai Başkonsolosluğunu aradı, epey ilgilendiler. Bugün de Pazar günü olmasına rağmen sürekli telefondalar. Hatta bizim yerimize havaalanı yetkilileri ile konuşuyorlar ama sonuç yok maalesef. Kaybolan pasaportlar yerine elçilikten pembe pasaport çıkartılması gerekiyor. Bunun için de polis raporu lazım. İnanın bunu verecek polis istasyonunu bulmak elli yere sorup, iki saat harcadıktan sonra mümkün oluyor.

Karakol sokağı, hemen ileride.

Poliste raporu vurgulamamıza rağmen hırsızlık değil unutulma diye yazıyor. Pasaportlar raporda var ama para yok. O kadar çok yer, kişi, zaman oldu ki sinirler iyice gerildi. Buna da şükür deyip, imzalayıp raporu alıyoruz. Havaalanından ayrılırken en azından raporu almanın buruk rahatlığı var. Koşturmaktan günlük adım hedefimizi havaalanında dolduruyoruz. Bugün hiç gezemedik. Taksi ile Marine Drive ve hemen yanındaki Chowpatty Beach ‘e gidiyoruz. İki yerde muhteşem kalabalık. İğne atsan yere düşmez vaziyeti. Umman denizi Marine Drive ‘da doldurulmuş kıyının beton kayalarına çarpıyor. Fakat sudan çok çöp olduğu için fazla köpüremiyor.

Marine Drive

Chowpatty Beach

Burada biraz yürüyüp fotoğraf çekerek ayrılıyoruz. Karnımız çok aç. Meşhur bir kafe varmış. Leopold cafe. Okuyup, seyretmedim ama bir kitapta ve “Shantaram” diye bir dizisi geçiyormuş. Dönünce seyrederim belki. Neyse, oraya gitmeye karar veriyoruz. Atlıyoruz yine bir taksiye ve yirmi dakika sonra oradayız. İki katlı bir yer fakat epey kalabalık. Aşağıda yer yok, yukarıya çıkartıyorlar. Zar zor dört kişilik bir yere beş kişi sıkışıyoruz.

Leopold cafe
Leopold cafe’ den. 
Fatura

Siparişlerimizi veriyoruz. Fiyatlar uygun, porsiyonlar doyurucu ve lezzetli. Biralarımızı da içiyoruz. Dünkü olaydan sonra az da olsa keyfimiz yerine geliyor. Yemeğimizi yiyip kalkıyoruz. Dönerken otelde bir standardı yerine getirmek üzere bira araya araya yürüyoruz.

Fakat hiçbir yerde yok. Nasıl bir yere düştük bilemedim. Epey yorgunuz. Odalara çekilip yatıyoruz.

Bugün 14,785 adım atmışız.

Site araması

Bu Blog hakkında

Eğer sıkılmazsanız bu Bolg’da Karavan ve karavansız uzaklara yaptığımız fotoğraf ağırlıklı gezi yazılarımı izleyip, okuyacaksınız..